Zapatistalar ve Zapatista Kahve’nin öyküsü, bir özgürlük ve anti endüstriyel ekolojik yaşam mücadelesinin öyküsüdür.
Zapatista Kahve’yi anlatmak için önce tarihe bir dönüş yapmamız gerekiyor. Beyaz adam 500 yıl önce Amerika’yı işgal ettiği zaman kıtanın tüm yerel halkları ya köleleştirildi yada yok edildi. Bu süreçte yerel halkların dilleri ve kültürleri de büyük bir hasar aldı. Maya yerlileri de beyazların şiddetinden fazlasıyla zarar görenler arasındaydı elbette. Meksika‘nın Chiapas eyaletinde yaşayan Mayalar aradan tam 500 yıl geçmesine rağmen hala bu baskı ve asimilasyonun etkisi altında.
Ancak 1982 yılında Maya yerlileri, kendilerine uygulanan bu baskılardan kurtulmak ve binlerce yıldır bulundukları topraklarda artık özgürce yaşayabilmek için mücadele etmeye karar verdi. Ve bir grup yerli halk, “Artık Yeter!” anlamındaki “Ya Basta!” sloganıyla Meksika hükümetine karşı “Zapatista” bayrağı altında mücadele etmeye başlamışlar.
Zapatista İsmi Nereden Geliyor
Adlarını Meksika Devrimi‘nin (1910-1920) lideri olan Emiliano Zapata‘dan alan Zapatistalar, kendilerini Zapata’nın ideolojik mirasçıları ve sömürüye karşı 500 yıldır süren yerli direnişin varisleri olarak görüyor. Zapatistalar, uzun süren bir direniş ve mücadeleden sonra Chiapas eyaletinde kendi özerk bölgelerini ilan etmişler. Bu yeni durumla birlikte tüm üretim ve tüketim ilişkilerini de eşitlik temelinde işleyen kolektif yaşama uyarlamışlar. Mücadele öncesi oldukça muhafazakar olan katolik Maya yerlileri, bu özgürlük mücadelesi içinde sadece ekonomik olarak özgürleşmemişler, aynı zamanda felsefi olarak da evrim geçirmişler. Yeni ve özgür Zapatista yerlileri, artık kadın üzerindeki baskıyı, homofobiyi ve eşitsizliği reddeden, “Başka türlü bir dünyanın” da habercisi olmuşlar.
Nereden Temin Edeceğiz?
Peki iyi güzel anlatıyorsun da bu Zapatista Kahve’yi Türkiye’de nereden alabiliriz? diye soracaksınız haklı olarak, hemen söylüyorum, İstanbul’da Yaba Basta Coffee den tabiki. Şimdilik Şişhane ve Levent olmak üzere 2 şubesi bulunan Ya Basta Coffee‘ye uğramanızı ve bu tam organik kahveleri denemenizi şiddetle öneriyorum.
Şişhane Şubenin Facebook Sayfasına buradan : Ya Basta Coffee
Levent Şubenin Facebook Sayfasına ise buradan ulaşabilirsiniz : Coffee Ya Basta
Zapatista Kahve‘yi ve tabiki Latin Amerika da aynı mantıkla üretim yapan diğer kahve kolektiflerinin ürettikleri kahveleri “ünlü – popüler” markalardan ayıran en önemli özellik, hiç kuşkusuz üretim ve paylaşımın eşit olması. Kahve üretimi dünyanın birçok ülkesinde sömürü yoğun yönetimlerle yapılıyor. Birçok kahve markası, düşük ücretle çalıştırılan kadın ve çocuk, mahkum emeği ve sigortasız, sendikasız, sosyal güvenceden yoksun işçi ve köylü emeği ile üretiliyor.
Zapatista ve diğer kolektif kahvelerin üretiminde asla kadın, çocuk, mahkum ve sosyal güvencesiz işçi ve köylü emeği kullanılmıyormuş. Ayrıca satıştan elde edilen gelirler de tüm yerli halkların ortak eğitim, sağlık, barınma, beslenme ve güvenlik gibi ihtiyaçları için kullanılıyormuş. Zapatista kolektifleri, üretim ve bölüşüm anlayışlarıyla, o dillere pelesenk olmuş “fair trade” (adil ticaret) anlayışının da üzerinde bir etik düzeyi yakalamış durumda.
Zapatista Kolektifleri Hangileri?
Özgürlüğünü kazanan Zapatista hareketinin içinden çıkan Zapatist Kahve Kollektifleri, dünyadaki tüm haksızlık ve sömürüye dayalı ticaret anlayışı içindeki neo-liberal şirketlerin korkulu rüyası olmuşlar.
Zapatista Hareketinin kurduğu ilk kahve kolektifi, Mut Vitz ( Dağ Kuşları ), Chiapas‘ın dağlık bir bölgesinde 200 küçük üreticinin katılımıyla 1999 yılında kurulmuş.
Daha sonra 2001 yılında Yachil Xojabal Chulchan ( Gökyüzündeki Yeni Işık ) kurulmuş. 2002 yılında Yochin Tayel Kinal ( Yeni Bir Dünya için Çalışmaya Başlamak ) ve 2003 yılında da Ssit Lequil Lum ( Doğa Ananın Meyveleri ) kolektifleri kurularak, hemen dayanışma ağına katılmışlar.
Bu kooperatiflerin ürettikleri kahvenin satımından elde edilen gelirin oldukça küçük bir kısmı üyelerin geçim ekonomisine ayrılırken, çok büyük bir kısmı bölge kalkının ortak eğitim, sağlık, barınma gibi ihtiyaçlarına ayrılıyormuş.
Kısacası, kooperatiflerin, üretim, dağıtım, paylaşım modelleri kadar isimleri de “Başka Türlü Bir Dünyanın” habercisi gibi değil mi?